WHITE ROOM I - Karakter Analizi
Hayatın ritmi ve müziği kimine göre çok hızlı, kimine göre çok yavaştır ancak bir metronomun ritmi sabittir. iki nokta arasında gidip gelen «tik» sesleri zamansal olarak eşit aralıklıdır. Bir müzisyen bu ritmi kullanarak «rock» parçası da besteleyebilir, ölüm marşı da. Biz insanlar da bize verilen doğum ile ölüm arasındaki zamanda kendi hayatımızın müziğini yaparız. Ritmi ve melodisi sürekli değişen bu müzik, bizi diğer insanlardan ayırır (mı?).
Oyunumuzda zaman ve ölüm kavramlarını kullanarak bu soruya dokunmaya
çalışıyoruz. Bazen yanıtımız «evet» oluyor. Bazen biraz uzaktan bakınca «hayır» diyoruz. Zamanın göreceli oluşu yanıtımıza da yansıyor. Dansçılarımız ise bize metronomun ritmi ile bedenlerini kullanarak kendi yanıtlarını sunuyor. Hepsi birbirinden farklı bedenler ve düşünceler, sahnede birbirine dokunarak zamanın o göreceli gizemi içinde bazen bir oluyorlar, bazense yok olup gidiyorlar. Tıpkı hayat gibi…

WHITE ROOM II - Karmaşık İlişkiler
Korkular ve baskılarla şekillenen hayatlar, sanal bir havucun peşinde tavşan deliğinde kaybolan fikirler, sade insanların karmakarışık ilintili ruhları.. Beyaz oda bu defa zamanın derinlerine iniyor ve bambaşka bir dünyaya açılıyor.
Bir üçlemenin ilk bölümü olan ‘Beyaz Oda I - Karakter Analizi’nde bir metronomun tik tak sesleriyle yankılanan uçsuz bucaksız beyaz bir odada uyanan karakterlerimiz, bu kez birbirlerinin hayatlarına dokunan geçmişlerini, gelecekten yansımaları ve yalnizca anda varolan duygu dönüşümlerini keşfediyorlar.

HIRS
Hırs genetik mi?Yoksa pratik mi?
Bazen amaca ulaşmak için gözlerimizi kapatırız...

WC - Water Closet
Buraya herkesin yolu düşer. Herkes eşit, herkesten uzak.
Hem saklı hem de en şeffaf. Sen ve ben burada eşitiz.
İçimizdeki her şey aynı yoldan gidecek. Sen ve ben sonunda bir olup farklı kapılardan çıkacağız. Bu bir son mu yoksa kurtuluş mu olacak?
Bazı şeyler göründüğü gibi değildir.
